top of page

İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ, PANDEMİ VE KARMAŞA

Dönemsel şartlar bizi giderek daha fazla zorlamaya devam ederken hemen herkes de bir bıkkınlık, bir umutsuzluk hasıl olmuş durumda. Bunda büyük etken pandeminin getirdikleri. Yani bizim kontrolümüz dışımızda gerçekleşenler.

Evrimsel süreçlerde tarihler boyunca insanoğlu bundan çok daha zor şartlarla mücadele edip hayatta kalmayı başardı aslında. Olaya bu açıdan baktığımızda modernite bizim zayıf noktamız olmaya başladı gibi. Modern insanlar olarak bizlerin hayattan beklentileri çok daha fazla haliyle. Yaşanılan onca gelişme sonucunda bu noktaya erişildi. Erişildi ama pandemi süreci çok net bir şekilde gösterdi ki; bizler basit düşünmeyi unutmuşuz. Ya da geldiğimiz noktada basit düşünemiyoruz. Varolan hayat düzenimiz basit düşünmemizi engelliyor.

Hadi gelin şimdi bakış açımızı biraz değiştirelim; basit düşünmek için vazgeçmek, kabullenmek, ertelemek zorunda olduklarımızı bir kenara bırakacak olursak şunu çok net söyleyebilirim ki; hayati riskimiz olmadığı için pandemi öncesi rutinimize, bilinçaltı düzeyde, sıkı sıkı tutunup onu devam ettirmeye çalışıyoruz.

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi evrimsel süreçte; yeni ortaya çıkan koşullara uyum sağlayanlar hayatına devam edebilirken uyum sağlayamayanlar yok olup giderler. Ve bu süreçler haliyle sancılı olur. Söz gelimi 30 yıl boyunca günde iki paket sigara içtiği için akciğer kanseri olan birisi için uyum sağlaması gereken şey; tedavi ve sigarasız bir hayatken bunu başarabilen kişilerin yaşama tutunma süreci devam eder.

Bu ve buna benzer süreçlerde basit düşünebilmek, ihtiyaçların önceliğini belirlemek bizler için süreci daha da kolaylaştırır. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kuramında bu ihtiyaçlar basitten karmaşığa doğru sıralanmıştır. Burada şunu da belirtmekte fayda var; bu sıralamada basit olanın basit olmasının sebebi düşünerek karar verilen şeyler olmayışıdır. Yani olmazsa olmazlarımızdır. Bu yüzden basittir, nettir. “Ya hep ya hiç”tir. Nedir peki Maslow’a göre basit olan ihtiyaçlarımız: Fizyolojik İhtiyaçlar: Nefes alma, yemek yeme, su içme, boşaltım kısacası sağlıklı metabolizma için olmazsa olmaz, öncelikli yapılması gerekenlerdir. Maslow’a göre beslenme konusunda kendini güvende hissedemeyen bir bireyin bir sonraki aşamaya geçmesi çok da mümkün değil.

İkinci basamakta olan şey ise; Güvenlik ihtiyacı: burada da barınma, aile, ahlak, sağlık ve mülkiyet güvenliği gibi kavramlar mevcut. Temelinde beslenme sorununu ortadan kaldıramamış bir birey aile kurma, üreme, çoğalma gibi düşüncelere giremez/girmemelidir. Çünkü fizyolojik ihtiyaçlardaki yetersizlikler örneğin aile kurumunun parçalanmasında etkin rol oynayacaktır.

Üçüncü basamakta; sevgi/ait olmayla ilgili ihtiyaçlar vardır; cinsel mahremiyet, arkadaşlar gibi

Dördüncü basamakta; Saygınlık İhtiyacı; Özsaygı, Özgüven, başkalarına saygı duyma gibi kavramlar vardır

Ve son basamakta da Kendini gerçekleştirme İhtiyacı vardır. Maslow basit düşünmeyi temele almış insanın bu basamakları sağlıklı bir şekilde aştıkça karmaşık düşüncelere yönelebileceğini söylemektedir.

Şimdi bu açıdan günümüzde yaşamaya çalışan bizleri ele aldığımızda; insanlık tarihi boyunca yaşanan gelişmeler, bizler kendi ayaklarımızın üstünde durabilecek seviyeye gelinceye kadar bize otomatik olarak sağlanıyor diyebiliriz. Ancak kendi hayatımızı kurmamız gerektiğinde pek çoğumuz en azından ikinci basamağın getirdiği güvenlikle ilgili ihtiyaçlar seviyesinden başlamak zorunda kalıyoruz.

Günümüzde kendi hayatını inşaa etme gayesinde olanlar için durum böyleyken bu aşamaları aşmış ve neredeyse son basamağa ulaşmış bireyler özellikle pandemi döneminde basamaklar arasında bir karmaşa içerisinde yaşamaya başladılar. Kendini gerçekleştirme aşamasını da tamamlamış olan kişiler bir yandan da yoğun olarak ikinci basamak olan güvenlik ihtiyaçlarını hisseder oldular. Kepenk kapatmak zorunda kalan pek çok esnafımızın yaşadığı durum tam olarak da bu. Benzer bir karmaşayı öğrencilerimiz de yaşıyorlar. Bunu karmaşa haline getiren şey ise tam olarak yaşam şartlarının getirdikleri. Hayattan beklentilerimizi basite indirgeyebildiğimiz halde kendimizi güvende hissedebilmek için geleceği doğru bir şekilde öngörmeye ihtiyacımız var öncelikle. Bunu yapamadığımızda kaygı ve stres kendini hissettirmeye başlıyor. Örneğin bir esnaf şunu diyebilmeliydi: “ gelirim … gerçekleşene kadar/ ... tarihe kadar düşük olacak; yapmam gerekenleri belirleyebilirim.” Ancak kanaat önderlerinin bu konudaki yanıltıcı tutumları da söz konusu olunca böyle bir şey yapmak imkansız hale geliyor. Gelişmiş ülkelerin genel politikaları da pandeminin getirdiği karmaşayı olabildiğince hafif atlatabilme yönündeydi zaten bu süreçte. Çünkü çok fazla belirsizliğin olduğu yerde bir sürü seçenek/ihtimal vardır ama hemen hiçbirinde gelecek net değildir. Geleceğin net olabildiği seçeneklerde de genelde çok fazla taviz ve vazgeçme mevcuttur yani göze almak kolay değildir. Nitekim çoğu esnafımızda bu süreçte çalışanlarına destek olabilmek için belirsizlikte devam etmeyi seçti. Ama nereye kadar.

Comments


bottom of page