top of page

SAĞLIKLI İLİŞKİLER - İlişkiler

Güncelleme tarihi: 16 Kas 2023

Merhaba sevgili dostlar… Bugün ikili ilişkilerimizin; arkadaşlıklarımızın, evliliğimizin, aile ilişkilerimizin ne kadar sağlıklı olduğunu, sizlerin bu ilişkilerin neresinde olduğunuzu sorgulatmak istiyorum sizlere. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; insan doğası gereği bencildir. Çünkü her ne kadar fedakâr ve özverili olsak da, yaşamımızın devamlılığı söz konusu olduğunda kendimize yöneliriz. Bu çok doğal bir yönelimdir… Hatta çoğu zaman fedakâr ve özverili olmak kullanılmışlık hissini beraberinde getirir. Ardından doğal süreç devamlılığını sürdürür, büyük bir hayal kırıklığıyla içimize kapanır, kendimiz olmamızın bize zarar verdiğini ve artık değişmemiz gerektiğini düşünürüz. Düşünürüz düşünmesine ama bu kez hareket noktamız kendimizi koruma güdüsü olduğundan; hayata, insanlara karşı sorgulamalar başlar. Kararlılık motivasyonun yada acının gücünden gelir. Değişim konusunda sergileyeceğimiz kararlı duruş için acılarımız bazılarımız da işe yarasa da, çoğu zaman “ güvenli yerde kalan, zarar görmeyeceğini düşündüğümüz biz” olmak kendimizden uzaklaşmakla eşdeğerdir. - İlişkiler Bilinçdışımız bizlere sorunlar için sayısız çözüm sunarken; çoğu zaman benlik bilincimizin ulaştığı çözüm alternatifleri bir ya da ikiyi geçmez. Neden geçmez? Çünkü ilişkiler söz konusu olduğunda zarar gören kişi, zarar vereni rol model alır, bilinçaltı düzeyde istemsizce en nefret ettiğimiz kişiler olmaya çalışırız. Bilinçaltı düzeyde gerçekleşen bu kodlama çoğu zaman başarılı sonuca ulaşamaz. Çünkü benliğimiz, karakterimiz, içselleştirdiğimiz davranışlarımız ya da alışkanlıklarımız değişim yolunda bizlerle sürekli kavga eder. “ Sen bu değilsin, sana yakıştı mı bu hiç, saçmalıyorsun, … vs. vs. vs.”… Hele bir de işin içine vicdan girer ki… Bir yandan “kullanılmışlık hissi” ni hayatımızdan çıkarmaya çalışırken öte yandan kendimiz ile sıkı bir kavganın içine düşüveririz. Bencilliği kötü bir özelliğimiz gibi ele alıp, onu reddetmeye çalışmak beyhude bir çabadır. Daha gerçekçi ve çözüm odaklı olan; kendimizi objektif şekilde tahlil edip en doğru adımları atmaktır. Örnek vermek gerekirse; pek çoğumuzun ortak özelliğidir “Hayır” demekten korkmak. Reddetmek, reddedilme ihtimalini de beraberinde getirir çünkü… Reddedilme ihtimalini ortadan kaldırmak için her zaman evet demek mümkün müdür peki? Diyelim ki mümkün kıldık, bu durumda da ilişkiden beklentimiz ve dolayısıyla hayal kırıklıklarımız artmaz mı? Bu sorunun cevabı istisnasız “evet” dir. Bu noktada denge unsuru devreye girmelidir. Aynı zamanda olayları doğru analiz edip, kendimizi iyi tanımak çok önemlidir. Kendimizi koruma güdüsü ile her şeye “hayır” demek ne kadar yanlış ise reddedilmemek için her şeye “evet” demek o kadar yorucudur. Çözüme gelecek olursak; öncelikle kendimize şu soruları sormak, bizi en doğru eylem adımlarına yaklaştırabilir: - Kendim için ne kadar değerliyim? - Hayatımın merkezinde miyim? Yoksa o merkezde başkası mı var ? - Ben hayatımın neresindeyim? - Yapmayı seçtiğim davranışın bana sağlayacağı şey ne? Bu sorulara verilecek dürüst cevaplar bize nasıl davranmamız gerektiği konusunda ışık olacaktır. Ancak tekrar altını çizmekte fayda var ki “dürüst cevaplar” vermelisiniz… “Tabi ki ben kendim için çok değerliyim.” Dedikten sonra davranış olarak hayata geçiremezseniz çok da anlamlı olmayacaktır. Zira önemli olan düşünce değil davranıştır sevgili dostlar. Eğer kendinize gerçekten değer verenlerden iseniz; tercih ettiğiniz davranış tavizkar olmaksa bile, bunu salt kendiniz tercih ettiğiniz için yapmış olmalısınız. Irvın D. Yalom Nietzsche Ağladığında kitabında: “Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. İnsanın bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesindendir.” der. Yani bizler verdiğimiz kararlarda tavizkar olmayı seçiyorsak, reddedilme ya da kabul görme kaygısıyla değil de; kendimizi iyi hissettireceği için seçmeliyiz. Aslında yaptığımız şeyler; karşımızdaki insanın gülümsemesini sağladığında, mutlu ettiğinde ve ona kendini güvende hissettirdiği an da biz emeğimizin karşılığını alıyoruz. “ben onun yanında oldum, o da benim yanımda olsun.” Konusu başka bir durumu ifade eder ve orada yine tercihler devreye girer. Bu açıdan bu beklenti aslında yaptığımız davranışlarla çok da ilintili değil. Ama yine de gereksiz bir hayal kırıklığı yaşamamız için yeterli di mi? Sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkiler ancak her iki tarafın da kendisi olabilmesi ve hayatının merkezinde olduğu durumlarda mümkün. Çünkü yazının başında da dediğim gibi bencillik bizler için doğal birşeydir ve bizler ancak hayatlarımızın merkezinde kalarak bu bencilliği dengede tutabiliriz. Kendimizden başkalarını hayatımızın merkezine aldığımız durumlarda bizi onlar yönetmeye, nasıl hissedeceğimizi onlar belirlemeye başlıyor. İşin garip tarafı bundan ne kadar acı duysak da aslında buna biz izin veriyoruz. Unutmayın; “Haddini aşan her şey zıddına döner” sevgili dostlar. Kendinizi sevin. Kendinizi olmaktan hoşnut olacağınız hale getirin. İnsanlara kendinizi doğru tanıtın. Siz değerlisiniz ve her zaman tercih etme özgürlüğüne sahipsiniz.



İlişkiler
İnsan İlişkileri

Comments


bottom of page