top of page

“ÇAĞA AYAK UYDURMALIYIZ” - BAŞARI

Güncelleme tarihi: 16 Kas 2023

İnsanlık tarihi boyunca bütün haklar, bütün gelişmeler bedel ödenerek elde edilmiştir, bu şekilde olmaya da devam edecek. Çünkü bizler bedel ödediğimiz şeylere çok daha fazla sahip çıkıyor, içgüdüsel olarak da onları daha çok korumak istiyoruz. Bu açıdan ‘Ödediğimiz bedel ile verdiğimiz değer ya da sahiplenme duygumuz eşittir.’ diyebiliriz.

***

Her şeyin çok hızlı değiştiği bir çağda yaşıyoruz. Uyum sağlama yeteneğimiz son derece gelişmiş olsa da bu durum üzerimizde çoğu zaman baskı oluşturuyor.

“Çağa ayak uydurmalıyız.” sözüne farklı bir açıdan bakmak istiyorum bugün. Her hafta olduğu gibi bu yazıyı da okurken kendinizi gözlemleyin lütfen. Bunu farkında dahi olmadan çoğu zaman yanlış yorumluyoruz. Öncelikle şunun altını çizeyim; kabullenmekte güçlük çekebiliriz ama her şeyi mükemmel yapamayız.

Hangi durumlarda başarılı olabiliriz? Hangi durumları iyi bir şekilde yapabiliriz? Yapabilir miyiz? Yapamaz mıyız? Yapmalı mıyız? Vs. vs. çoğu zaman bu soruların cevabını bulmaya dahi zamanımızın olmadığını düşünüyoruz.

Zamanla yarışa girmenin altında çoğu zaman mükemmeliyetçilik ya da takıntılar olduğunu söyleyebiliriz. Burada asıl çözmemiz gereken şey içsel düzensizliğimiz olabilir. İçsel düzensizliğimizin vücut bulmuş şekli olarak da çevremizdeki ya da hayatımızdaki düzensizliklere tahammül sınırımız iyice düşer.

Zaman sürekli akar. Zamanın fıtratında bu var. Zaman duramaz. Zaman bunu yaparken sadece yapması gerekeni yapar ve özünü gerçekleştirir yani kendisi olur. Bizse insan olarak uyum sağlama yeteneğine sahibiz. Bununla birlikte bu; her şeye uyum sağlayabileceğimiz anlamına gelmez. Zaman zaman deneyimlediğimiz üzere başaramadığımıza şahit oluyoruz zaten.

Bu noktada öncelikle sınırlarımızın neler olduğunu bilmeliyiz. Sağlıklı bir insan beyni saniyede 3-7 arasındaki veriyi sağlıklı bir şekilde işleyebilir. Bu arada bu verilerin çoğu bize kontrolümüz dışında gelir. Odaklanma, konsantrasyon ancak ve ancak bu sınır içerisinde verimli olabilir. Araba sürerken dikkatimizi yola ve araca veririz aynı anda ve el göz koordinasyonumuzu bu verilere göre sağlarız. Bununla birlikte havanın durumu, güneş ışıklarının konumu, bedensel yorgunluğumuz, açlık susuzluk durumumuz, o anda konuşulan konu gibi uyaranlara da sırasıyla önem verebiliriz. Ama tüm bunlarla birlikte yol boyunca lastiklerin asfalt üzerinde çıkardığı sese de odaklanmaya çalıştığınızı düşünsenize… Sürüş yeteneğimiz bunu yapmaya çalışırken azalacaktır muhtemelen.

İşte gün içerisinde hayatımıza kattığımız ve kendimizden uzaklaşmamızı sağlayan pek çok şeye de ancak ve ancak bu şekilde odaklanabiliriz. Çünkü beyin aynı anda 10 şeye odaklanırsa eğer; sağlıklı bir sonuca varma yetisini kaybeder. Kendimize karşı dürüst olup şöyle bir düşünelim gün içerisinde gerçekten de kaç tane sağlıklı karar verebiliyoruz?

Sanırım şunu kabullenmekte güçlük çekiyoruz; her şeyi kontrol edemeyiz, kontrol edip yönlendirebileceğimiz olaylar olduğu gibi aksi de mevcut. Elimizden gelenin en iyisi aynı zamanda da sürdürülebilir olmalıdır. Bunu çoğu zaman es geçiyoruz. Bizim elimizden zamanla yarışmak gelmez. Bizler akan zaman içerisinde elimizden gelenin en iyisini yapıp sonuçlarını görürüz sadece. Aksi halde içsel düzensizliklerimiz bizi daha da zorlar hale geleceklerdir. Takıntılarımız hayatımızın ritmini bozmaya, mükemmeliyetçi bakış açımız da kendi kendimize baskı kurmamıza, gereksiz hırpalamamıza ve tüm bunlara rağmen kendimizi başarısız, mutsuz ve özgüvensiz hissetmemize sebep olur.

Şunu unutmayın herkesin 24 saati var ve belki de bir tek bu anlamda eşitiz. Nasıl kullanacağımız tamamen bizim inisiyatifimizde. başarı



Başarı
“ÇAĞA AYAK UYDURMALIYIZ” - BAŞARI

Comments


bottom of page