Yaşadığımız süre boyunca büyüklere saygı duymanın hep önemli olduğunu duyarız. Bunun tersini hiçbir zaman da düşünemeyiz. Baktığımızda büyüklere saygı duymanın hiçbir olumsuz kötü tarafı da bulunmamaktadır. Peki, bu saygı sadece küçükten büyüğe doğru ise? O zaman işte başlıyor anlaşmazlıklar. Toplumda; küçük yerini, büyüğünün yanında ne konuşması ne kavuşması gerektiğini, nasıl davranması gerektiğini, her söze atlamaması gerektiğini bilecek gibi durumlar, saygının hep tek taraflı olduğunu gösteren dayatmalardır. Peki, daha büyüme döneminde olan, yapacağı hatalarla olgunlaşacak olan, büyüklerini örnek alarak öğrenen, kişiliğin tam olarak gelişmemesinden kaynaklı, savunmasız korunmasız döneminde olan çocuk mu daha çok saygıyı hak ediyor, yoksa olgunluk döneminde olan, kendi başına kararlar alabilen kendini savunabilen yetişkinler mi?
Saygı kesinlikle çift yönlüdür. İki yetişkinin, eşlerin, arkadaşların tartışmalarına baktığımızda bazen şöyle cümleler duruyoruz: “Karşında çocuk yok senin”. Nedir bunun anlamı; karşında çocuk olsa bunları söylemen de problem yok ama ben çocuk değilim, nasıl da kendini savunabiliyor değil mi. Ama çocuk aynı savunmayı yapamıyor. Annesi, babası, öğretmeni, büyükleri istediğini söyleyebiliyor, çocuk söyleyince azarı yiyor, otur yerine, konuşma gibi ifadelerde bastırılıyor. Psikoterapist Winnicott derki: “Yetişkinler itaati büyümekle karıştırıyorlar. Hâlbuki itaat çocuğun en büyük ahlaksızlığıdır”. Çocukluğumuzda bastırdığımız, bastırmak zorunda kaldığımız bu duygular yetişkin olduğumuzda da bizim davranışlarımıza temel oluşturmaktadır, Bazı çocuklar büyüdüklerinde, gücü elde ettiklerinde kendinden zayıflara kendi çocukluğunda gördüğü ezmenin aynısını yaşatarak belki de intikam almaktadır ya da susmaya ezilmeye alışan çocuk büyüdüğünde hakkını savunamayan kendini ezdiren biri haline gelebilmektedir. Bazı çocuklar gruplara çetelere dâhil olarak kendini güçlü hissetmeye, ait olduğunu hissetmeye ihtiyaç duymaktadır Çünkü çocukluğunda elde edemediği değeri sevgiyi, değeri bu şekilde telafi edeceğini zannetmektedir.
Bu nedenle saygının kesinlikle çift yönlü olduğunu, çocuklarımızın saygıyı bizden öğreneceğini söyleyebiliriz. Eğer toplumumuzda sıklıkla karşılaştığımız kadına yöenlik şiddeti, sağlıkçılara yönelik şiddeti, sporda şiddeti, hayvanlara şiddeti vb şiddet durumlarını bitirmek istiyorsak kesinlikle bizden farklı olan çocuklarımıza saygı duymayı öğrenmemiz gerekmektedir. Çocuklarımızın sorgulamadan itaat etmelerini beklememiz gerekmektedir. O zaman günümüz çocuklarının ileriki yaşamlarında insanlara, canlılara, doğaya zarar vermediğini, farklılıklara saygı duyan bireyler olduğunu görebiliriz.
Comments